Kur'an Açısından Güncel Mes'eleler ve Çözümleri Konferansı
Dr. S. Vahid Kaşani | Kur'anî Çözümler Konferans Konuşması
Konuşmacı, İran’ın Türkiye’ye olan desteğini vurguladıktan sonra, Uluslararası Kuran Konferansı’nın modern insanın sıkıntılarına Kuran ışığında çözümler aradığını belirtiyor. Kuran’ın hem dünya hem de ahiret için yol gösterici olduğunu ifade eden konuşmacı, modern insanın Tevhid inancından uzaklaşmasının sorunlara yol açtığını ve ulemanın Kuran’ı yayarak insanları bu durumdan kurtarması gerektiğini söylüyor. El-Mustafa Üniversitesi’nin bu amaçla düzenlediği konferanslarla İslami ilimlerde birlik ve yeni bir İslami hareket oluşturmayı hedeflediğini dile getirerek sözlerini tamamlıyor.
Prof. Dr. Ahmed İnan | Kur'anî Çözümler Konferans Konuşması
Konuşmacı, Hazreti İbrahim’in yaşadığı “Tanrı krallıklar” düzenine dikkat çekerek, bu sistemde kralların kendilerini tanrı ilan ettiğini ve Hazreti İbrahim’in buna karşı çıktığını belirtiyor. Bu muhalefet geleneğinin Hazreti Musa ve İsa tarafından da sürdürüldüğünü ifade ediyor. Ardından, Bakara Suresi 258. ayetindeki “en” edatının geleneksel yorumuna karşı çıkarak, “tefsiriye” olarak okunması halinde ayetin siyasal gücünü Allah’tan aldığını iddia eden zalim bir kralı işaret ettiğini savunuyor.
Prof. Dr. Rızai İsfahani | Kur'an ve Bilim
Konuşmacı, Kur’an’ın tüm insanlık için bir rehber olduğunu, beşeri bilimlere yol gösterebileceğini ancak detayları akıl ve bilime bıraktığını belirtiyor. Kur’an’ın hatasızlığına vurgu yaparak, eğitim, ekonomi, siyaset gibi alanlardaki etkisine değiniyor. Tüm insan faaliyetlerinin Allah’a yönelik olması gerektiğini, ilim öğrenmenin ve doğru kullanmanın önemini anlatıyor. Sevgi ve muhabbetin ilahi olması gerektiğini, faizden kaçınmanın toplumsal bozulmayı önleyeceğini ifade ediyor. Müslümanların Kur’an’a sarılması gerektiğini ancak sömürgeciliğin İslam dünyasını olumsuz etkilediğini söylüyor. Kur’an’a dönülerek yeniden kalkınılabileceğini, Kur’an’ın rol model olduğunu ve tüm modellerin Kur’an’dan alınması gerektiğini vurguluyor. Batı’da kadınların Kur’an’a yönelmesinin onlar için bir tehdit oluşturduğunu, çünkü kadınların Kur’an’da daha iyi bir yaşam bulduğunu anlatıyor. Beşeri bilimlerin Kur’an’la uygulanmasının önemini ve Kur’an’a dönüşle İslam dünyasının yeniden yükselebileceğini ifade ediyor.
Doç. Dr. Bayram Kanarya | Kur'an ve Bilim
Konuşmacı, Kur’an’da ilim ve bilgi ahlakını ele alıyor. Batı’daki pozitivist bilim anlayışının aksine, Kur’an’ın ilmi geniş bir perspektifle sunduğunu belirtiyor. İlim kavramının cehaletin karşıtı olduğunu ve farklı tasniflerini açıklıyor. Kur’an ve sünnetin ilme verdiği değeri vurgulayarak, Müslümanların bilgi esaslı bir medeniyet inşa ettiğini anlatıyor. Cehaletin kötülenmesi ve aklın kullanılmasının önemi üzerinde duruyor. Kur’an’daki ilimle ilgili temel kavramlara (tebeyyün, tedebbür, rasihi fil ilm) değiniyor ve ilim türlerini (ilahi, vehbi, müktesep/beşeri) tasnif ediyor. Beşeri ilmin mutlak doğruyu getirmeyebileceğini ve yorum farklılıklarına açık olduğunu ifade ediyor. Tenzili ve tekvini ayetler ayrımını yaparak, Kur’an’ın kainatı anlamayı teşvik ettiğini belirtiyor. Bilgi ahlakının önemini vurgulayarak temel parametrelerini sıralıyor. Tarihi süreçte ulema kavramının daralmasına ve din adamı-bilim insanı ayrışmasına dikkat çekiyor. Fâtır Suresi’ndeki ulema tanımını açıklayarak, alimlerin evrendeki ahengi fark eden kişiler olduğunu ifade ediyor. Sonuç olarak, Kur’an’ın ilmi desteklediğini, tenzili ve tekvini ayetler arasında bağlantı kurmanın gerekliliğini ve günümüz Müslümanlarının ilme bakışında iyileştirmeler yapılması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Mahmud Çınar | Kur'an ve Siyaset
Konuşmacı, Kur’an’ın evrensel ve son vahiy olduğunu, siyaset için temel ilkeler (adalet, eşitlik, müşavere, liyakat, itaat, birlik) sunduğunu belirtiyor. Müslümanların tarihi tecrübelerindeki siyasi ayrılıklara (hilafet, Kerbela) değiniyor. Kur’an ve Hz. Peygamber’in ihtilaflara sebep olmadığını, siyasi konularda ümmetin istişare ile çözüm bulması gerektiğini savunuyor. Ehli Sünnet ekolünde zalime itaatin kaos önleme amaçlı bir uyarı olduğunu, haklı görme anlamına gelmediğini ifade ediyor.
İlahiyatçı Kadir Akaras | Kur'an ve Siyaset
Konuşmacı, deprem ve Filistin şehitlerini anarak, siyaset ve dinin herkesi ilgilendirdiğini belirtiyor. Kur’an’ın bütüncül okunması gerektiğini, İslam’ın medeniyet inşa etmek için geldiğini vurguluyor. Siyasette hakimiyetin önemine değinerek, seküler düşüncenin İslam’a aykırı olduğunu savunuyor. İslam’ın kendi hakimiyetini kurmayı emrettiğini, liderlik ve istişarenin önemini, savaşta adaleti ve mücahitlere verilen değeri anlatıyor. Uluslararası ilişkilerde onurlu duruşun ve bilgili yönetimin gerekliliğini ifade ediyor. Medeniyet inşasında temel unsurlara dikkat çekerek, İslami yönetimin bu unsurları gözetmesi gerektiğini, aksi halde konjonktürel çözümlerle yetinileceğini belirtiyor.
Prof. Dr. Mustafa Çevik | Kur'an ve Kelam
Konuşmacı, kozmik makuliyet inancıyla evren, zihin ve insan ilişkilerinde mantıksal düzen olduğunu belirtiyor. Logosun bilim ve hukukta yansıdığını, anlam ve bilgi üretimini sağladığını söylüyor. Avrupa’daki akılcılığın kökenlerine değinerek, makro ilkelerin önemini ve mutlakiyetçiliğe karşı orta yolun gerekliliğini savunuyor. Değer merkezli otoritelerin doğal olduğunu, ortak değerlerin toplumu birleştirdiğini ifade ediyor. Makuliyet kültürüyle şeffaf devlet ve insan haklarına saygının oluşacağını anlatıyor. Soyut kavramlar yerine somut projelerle siyasetin önemini vurguluyor. İnsanın doğa üzerindeki hakimiyetinin ahlakla sınırlı olması gerektiğini, namusun ilke ve hukuk anlamına geldiğini belirtiyor. Kurallı yaşamın medeniyetin temeli olduğunu, örfün insanları birleştirdiğini ve “nomatik yaşam” kavramını sunuyor.
Prof. Dr. Ahmed Gaffari | Kur'an ve Kelam
Konuşmacı, Kur’an’ı anlama metodolojilerini (neo-selefi, selefi, neo-mutezili) eleştirerek içtihat yöntemini öneriyor. Neo-mutezilenin aklı esas alıp İslami hükümleri bilime göre yorumlamasını ve tarihselliğini eleştiriyor. Selefi akımının zahiri yorum ve ilk üç asır otoritesine vurgusunu anlatıyor. Kurtuluşun akıl, nakil ve sezgiyi birleştiren içtihatla mümkün olduğunu savunuyor. Kültür, ekonomi, ahlak ve siyasetin bağlantılı olduğunu, toplumsal ilerleme için bu alanlarda Kur’an’a bütüncül yaklaşmanın gerekliliğini vurguluyor.
Prof. Dr. Hayati Aydın | Kur'an'da Sosyal Adalet
Konuşmacı, Kur’an’da sosyal adaleti ele alarak insanın sosyal bir varlık olduğunu ve toplumsal ilişkilerin fıtrattan geldiğini vurguluyor. Kainattaki denge gibi insanların da uyumlu olması gerektiği belirtiliyor. Ötekileştirmemenin ve birlik olmanın önemi anlatılıyor, küslüğün zararlarına değiniliyor. İnanç özgürlüğüne vurgu yapılarak farklı inançlara saygı gösterilmesi gerektiği ifade ediliyor. Emeviler dönemi hadis uydurmalarına dikkat çekilerek peygambere saygının ve farklı inançlara hoşgörünün önemine değiniliyor.
Prof. Dr. M. Alevî Mehr | Kur'an'da Sosyal Adalet
Konuşmacı, yeni İslam medeniyetinin inşası için aşamalar ve temeller sunuyor. Mevcut medeniyetin modern dünyaya adaptasyonunun gerekliliğini vurguluyor. Yeni medeniyetin temellerini ilim, ahlak, ekonomi, adalet, bağımsızlık, milli olma ve yaşam tarzı olarak sıralıyor. Ahlak ve adaletin ekonomiden önce geldiğini belirtiyor. Kur’an’ın insanın rehberi olduğunu ve doğru insanın ideal toplumu oluşturacağını ifade ediyor. Medeniyet kelimesi geçmese de ilgili kavramlara değiniyor. İlim ve araştırmanın, ahlak ve maneviyatın, ekonominin ve adaletin medeniyetin temel unsurları olduğunu açıklıyor. Doğru inanç ve ahlaki değerlere uygun yaşamanın önemini vurguluyor.
İlahiyatçı Yusuf Töre | Kuran ve Ahlak
Konuşmacı, depremzedelere başsağlığı dileyip “Kur’an’da Ahlak” konusuna giriyor. İslam’ın iyi ahlakı yerleştirmeyi amaçladığını, ahlaka gereken önemin verilmediğini belirtiyor. Kur’an’ın ahlakı hayatın içinden örneklerle anlattığını, rol modeller sunduğunu, ödül-ceza yöntemini kullandığını ve Peygamberin ahlakta merci olduğunu söylüyor. Ahlakın temelinin marifetullah ve buna ulaşmanın yolunun zikrullah olduğunu, zikrullah ile kötü huyların giderilip güzel ahlakın yerleşeceğini ifade ederek konuşmasını özetliyor.
Doç. Dr. Hasan Ocak | Kur'an ve Ahlak
Konuşmacı, deprem felaketinin ahlaki sorunları açığa çıkardığını belirterek, günümüzdeki birçok meselenin ahlaki çöküşle ilgili olduğunu ifade ediyor. Kur’an’ın ahlakı bütüncül sunduğunu, iman ve amelle ayrılmaz olduğunu vurguluyor. Ahlaki sorumluluk, evrensellik ve hür iradenin önemine değiniyor. İslam ahlakının kaynaklarını (Kur’an, sünnet, sahabe, ulema) sıralıyor. Ahlakın içselleştirilmesi gerektiğini örneklerle anlatarak, günümüz Müslümanlarının ahlak konusunda kavram kargaşası yaşadığını ve ahlak dışı davranışları meşrulaştırdığını söylüyor. Çözüm için öncelikle ahlaki sorunların kabul edilip Kur’an ve sünnet rehberliğinde tedaviye yönelmek gerektiğini belirtiyor.
Dr. Saadet Altay | Kur'an ve Kadın
Konuşmacı, Amina Vedud’un “Kur’an ve Kadın” kitabını ve Müslüman literatüründeki kadın algısını ele alıyor. Vedud’un feminist kimliğini ve Kur’an’a hermenötik yaklaşımını tanıtıyor. Müslüman literatüründeki ataerkil kadın algısının hadis merkezli ve kültürel kökenli olduğunu, fıkıh ve kelamdaki olumsuz kadın değerlendirmelerine örnekler vererek eleştiriyor. Yaratılış kıssalarındaki kaburga kemiği metaforunun İslam öncesi kültürlerden geldiğini savunuyor. Kur’an’ı merkeze alarak kadına yönelik yeni yorumlar geliştiren Vedud’un metodolojisini (metnin şartları, grameri, bütünlüğü) açıklıyor ve erkek egemen tefsir geleneğine karşı kadınların Kur’an’ı yeniden yorumlaması gerektiğini vurguluyor. Son olarak, modern dünyada kadın konusunun önemini ve Kur’an’ın evrensel ilkeleri doğrultusunda kadının yeniden tanımlanmasının gerekliliğini ifade ediyor. Tartışma kısmında ise bazı yanlış hadislerin israiliyat kökenli olduğu ve Kur’an’da kadın-erkek eşitliğinin vurgulandığı belirtiliyor, hermenötik yaklaşımlar değerlendiriliyor.
İlahiyatçı Fatime Karanlık İltizar | Kur'an'da Kadın
Konuşmacı, İslam’da kadın konusundaki yanlış algılara dikkat çekerek, Kur’an’da kadın ve erkeğin eşit olduğunu, üstünlüğün takvada olduğunu vurguluyor. Kadınların ikinci sınıf görüldüğü veya haklarının kısıtlandığı yönündeki düşüncelerin İslam’la bağdaşmadığını belirtiyor. Batı’nın kadın hakları söylemlerinin sorgulanması gerektiğini, İslam’ın zaten eşit haklar sunduğunu ifade ediyor. Çözüm olarak, yanlış hadislerin ayıklanması, Kur’an’ın doğru anlaşılması ve Hazreti Fatıma’nın örnek alınması gerektiğini savunuyor. Hazreti Fatıma’nın toplumsal rolüne dikkat çekerek, Müslüman kadınlar için güçlü bir model olduğunu belirtiyor ve İslam’ın kadın hakları konusunda en kapsamlı düzenlemeleri sunduğunu ifade ediyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
10-11 Mart 2023 | 18 Katılımcı | İstanbul | 14 |
Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferansı
Prof. Dr. Abbasi | Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferans Konuşması
Prof. Dr. Abbasi, Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferansı için özel bir konuşma yayınlamış ve konferans açılışı bu video ile yapılmıştır. Prof. Dr. Abbasi Molla Sadra’nın Felsefi görüşlerinin mahiyeti ve bu konferansın önemine değinmiş özellikle Molla Sadra’nın Hakikati Cevheri tasavvuruna atıfta bulunmuştur.
Prof. Dr. Hamit Rızaniya | Molla Sadra'nın Hikmet'iMütealiye Eserinde İnsan
Konuşmacı, varlık mertebelerini sıralayarak insanın Allah’ın halifesi olarak iki boyutlu (maddi ve ruhani) yaratılışını anlatıyor. İnsanın yaratılış aşamalarını (çamur, nutfe, alaka, mudga, kemikler, et) Mü’minun Suresi’nden örneklerle açıklıyor ve “başka bir yaratılış” ile nefsin ruhani boyutuna geçildiğini belirtiyor. Nefsin mertebelerini ve insanın dört yol ayrımını (hayvani, şeytani, melekuti, ilahi) dile getiriyor. Nefsin bedene nispetini ışığın güneşe benzetiyor ve amelle nefsin kemale erdiğini ifade ediyor. İnsanın gıdasının faydalı ilim ve salih amel olduğunu, ölümün nefsin dönüşsel hareketi olduğunu anlatıyor. Son kısımda, varlık âlemlerinin çokluğu, insanın potansiyeli ve özgür iradesi vurgulanıyor. Soru-cevapta yaratılışın başlangıcı ve suyun rolü tartışılıyor.
Dr. Mahmut Meçin | Molla Sadra'nın İnsan Tasavvuru
Konuşmacı, Molla Sadra’nın varlık felsefesinde insan tasavvurunu ele alıyor. İnsanın hakikatinin mebde ve mead ile anlaşılabileceğini belirtiyor. Alem’i canlı bir nefis gibi gören Sadra’ya göre insan, Hakk’ın Esma’sını taşıyan ve öte âlemlere geçebilen bir küçük âlemdir. Nefsin hudusunun cismani, bekasının ruhani olduğunu savunur. İnsanın kimliğinin nefsine ait olduğunu, nefsin üç âlemde (maddi, misali, akli) tekamül edebildiğini ifade eder. Varlığın yegane hakikat olduğunu ve insanın en kamil varlık olarak tüm mertebeleri aşma potansiyeline sahip olduğunu belirtir. Hareket-i Cevheri ile nefsin özsel dönüşüm geçirdiğini anlatır.
Doç. Dr. Rıza Azeriyan | Hikmet-i Müteâliye Kitabının Ontoloji Yönünden İncelenmesi
Molla Sadra’nın tefsirinde aklın ve naklin rolünü ele alan konuşmacı, onun çok yönlü bir âlim olduğunu, felsefenin yanı sıra kelam ve tefsirde de önemli çalışmaları bulunduğunu belirtiyor. Dönemindeki felsefi tartışmalardan bıkan Molla Sadra’nın son döneminde Kur’an’a yöneldiğini ifade ediyor. “Tefsiru’l-Kur’ani’l-Kerim” eserinde akıl ve naklin önemine dikkat çektiğini, diğer filozofların görüşlerini eleştirdiğini ve “âlemlerin rabbi ne demiştir” düşüncesine önem verdiğini vurguluyor.
Dr. Fevzi Yiğit | Molla Sadra'nın Tanrı İspatlaması
Konuşmacı, Molla Sadra’nın Tanrı’yı varlık üzerinden ispatlamasını ele alıyor. Tanrı’yı varlık ve mahiyet açısından incelemenin önemini vurguluyor. Sıddıkin delilinin en güçlü ispat olduğunu belirtiyor. Varlığı tanımlanamaz, bir ve basit olarak ele alıyor. Varlığın teşkiki (dereceliliği) kavramını açıklıyor. Ontolojik ve imkan delillerine değiniyor. Aklın ve nefsin Tanrı’ya delalet ettiğini savunuyor. İnsan-ı Kamil’in en güçlü delillerden biri olduğunu ifade ediyor. Varlığı duyular, huzuri bilgi ve zihinsel olarak bildiğimizi söyleyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Doç. Dr. E. Rıza Abidinejad | Molla Sadra Felsefesinde Allah İnancı
Konuşmacı, Molla Sadra’nın İslam düşüncesindeki önemini vurgulayarak, onun Vahdet anlayışı ve felsefi derinliğine dikkat çekiyor. Batı düşüncesinin etkisine karşı İslam düşüncesinin geliştirilmesinin gerekliliğini savunuyor. Molla Sadra’nın Allah yapısı ile dünya yapısı arasındaki farklılıklara işaret ettiğini belirtiyor. İnsanın temel sorularına Sadra’nın Kant’tan farklı cevaplar verdiğini ifade ediyor. Sadra’nın Tanrı’yı tanıma anlayışını ve varlık-mahiyet ilişkisini açıklıyor. Vücudun (varlık) esas olduğunu ve çoklukların vücut ile bilindiğini söylüyor. İnsanın tasarrufu arttıkça kendisine yönelik bilgisinin azaldığını belirtiyor. Sadra’nın ilahi düşüncesinin temellerine değiniyor ve Tanrı düşüncesinin varlık anlayışıyla ilişkisini açıklıyor. Liberalizmin özgürlük anlayışıyla Molla Sadra’nın ubudiyet temelli özgürlük anlayışını karşılaştırıyor. Son olarak, Molla Sadra’nın düşüncesinin günümüz medeniyetler çatışmasında İslam medeniyetinin yeniden canlanması için önemini vurguluyor.
Dr. Sadi Yılmaz | Molla Sadra Epistemolojisi
Konuşmacı, Molla Sadra’nın bilgi teorisini özetleyeceğini belirterek, varlık merkezli felsefenin önemini vurguluyor. Bilginin tanımlanamaz olduğunu, varlık gibi açık ve bedihi bir kavram olduğunu savunuyor. Molla Sadra’nın kendisinden önceki filozofların (İbn Sina, Sühreverdi, Razi) bilgi teorilerini eleştirdiğini anlatıyor. Bilginin maddeden soyut bir varlık olduğunu, varlığın soyutluk derecesi arttıkça bilgi olma derecesinin de arttığını ifade ediyor. Molla Sadra’ya göre bilginin çeşitlerini (zatı, fiili, cevheri, basit/mürekkep, külli/cüzi, huzuri/husuli) açıklıyor. Huzuri bilginin doğrudan idrak olduğunu, husuli bilginin ise nefsin suretleri inşa etmesiyle gerçekleştiğini belirtiyor. Molla Sadra’nın bilgi teorisinde özne ve nesnenin birliği (ittihad) düşüncesini savunduğunu ve Zihni varlık kavramının bu teoride önemli bir yer tuttuğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Ferman Kızmaz | Molla Sadra Felsefesinde Nefsin Mahiyeti, Mertebeleri ve Özellikleri
Konuşmacı, Molla Sadra felsefesinin temellerine değinerek nefis konusunu ele alıyor. Ruhun varlığına dair tarihi inançlara kısaca değiniyor. Maddenin sonsuz bölünmesi paradoksuna Sadra’nın “Hayal” ve “Akıl” ile çözümünü özetliyor. Mücerret âlemin maddi olmayan dışsal varlık olduğunu anlatıyor. Misal ve akıl âlemlerine değiniyor. Vahdet-i Vücud’u yanlış anlamalara karşı açıklıyor. İnsanın iniş ve çıkış seyrini özetliyor. Nefsin bitkisel ve ilahi boyutlar arasında hareket ettiğini, iradeyle yukarı çıkabileceğini belirtiyor. Husuli ilim anlayışını eleştirerek, ilim, alim ve malumun ittihad ettiği huzuri ilim anlayışını savunuyor. Zihni varlık kavramının önemini vurgulayarak konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Murat Aydoğdu | Molla Sadrâ'nın Bilgi Tasavvuru
Konuşmacı, İmam Humeyni’nin inkılabının önemini vurgulayarak Molla Sadra’nın düşüncelerini ele alacağını belirtiyor. Vücut ve mahiyet ayrımının felsefede ve bilgi teorisinde temel olduğunu söylüyor. Bilgi kaynakları (duyu, akıl, sezgi) ve işlevlerinin ayrı tutulması gerektiğini ifade ediyor. Bilginin varlığın farklı katmanlarını bildirdiğini anlatıyor. Zihin ve bilgi ilişkisinin zarf-mazruf gibi olmadığını belirtiyor. Molla Sadra’nın Allah’a yakınlaşma kavramını niteliksel olarak ele aldığını, Allah’ın sıfatlarını kendimizde gerçekleştirerek O’na yakınlaşabileceğimizi söylüyor. Molla Sadra’nın özgür düşünceyle fikirsel güç oluşturduğunu ve ilahi ilimleri açıklayan önemli bir âlim olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Mehmet Seyid Gecit | Molla Sadra’nın Tefsîrinde Aklî ve Naklî İlimleri Kullanma Metodu
Konuşmacı, Molla Sadra’nın felsefi ve irfani yönlerine değinerek, onun Kur’an’a yaklaşımını ele alıyor. Felsefede hakikat arayışını ve Molla Sadra’nın özgün fikirlerini vurguluyor. Vahyin anlaşılmasında ilk dönem müfessirlerinin önemine dikkat çekiyor. Molla Sadra’nın felsefeyi Kur’an’ı anlamada kullandığını belirtiyor ve bazı orijinal fikirlerini (diriliş, Cevher ve Araz görüşü, Aristo hakkındaki düşünceleri) sıralıyor. Bir katılımcı, Molla Sadra’nın tenasüh inancına sahip olmadığını, ancak bazı ayetlere dayanarak kötülerin hayvan suretlerinde dirilebileceği görüşünü savunduğunu belirtiyor. Başka bir katılımcı, İslam’ın akla verdiği önemi vurgulayarak, Molla Sadra’nın felsefeye karşı olmadığını, usuli ve huzuri bilgi ayrımını yaptığını ifade ediyor. Son olarak, Miraç olayının felsefi yorumu soruluyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
2-3 Haziran 2023 | 10 Katılımcı | Ankara | 14 |
Mehdeviyet Konferansı
Prof. Dr. Mohsen Ghanbari Konferans Açılış Konuşması
Konuşmacı, mehdeviyetin İslam’da önemli ortak bir inanç olduğunu, hem Şii hem de Sünni kaynaklarında yer aldığını belirtiyor. El Mustafa Üniversitesi’nin düzenlediği mehdevi konferansına katılan hocalara ve katılımcılara teşekkür ediyor. Bu ilmi tartışmalardan İslami bir söylem modeli oluşturmayı amaçladıklarını ifade ediyor. Yusuf-u Zehra’nın özlemini dile getiren bir şiir okuyarak, yeryüzündeki zulmün son bulması için İmam Mehdi’nin zuhurunun beklendiğini ve pandemi döneminde insanların kurtarıcıya yöneldiğini belirtiyor. İmam Mehdi’nin zuhurunun yakın olduğuna dair ümidini dile getiriyor ve Allah’tan zuhurunu tez eylemesini niyaz ediyor.
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu | Hadisler Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi meselesinin İslam dünyasındaki önemini ve farklı yaklaşımları ele alıyor. Mezhepçi bir bakış açısıyla değil, hakkaniyet ve akıl çerçevesinde konuyu değerlendirmenin önemini vurguluyor. Mehdi rivayetlerinin kaynaklardaki durumunu, sıhhat derecelerini ve farklı alimlerin görüşlerini aktarıyor. Mütevatir hadis kavramını açıklayarak Mehdi rivayetlerinin bu kapsamda olup olmadığını tartışıyor. Şii ve Sünni geleneklerdeki farklı yaklaşımlara değiniyor. Mehdi’yi bekleme konusundaki farklı anlayışları değerlendiriyor ve bu inancın olumlu ve olumsuz sonuçlarını irdeliyor. Aklın, Kur’an’ın ve sünnetin İslam’ın temel kriterleri olduğunu belirtiyor. Son olarak, diyalog ve muhabbet ortamının önemini vurgulayarak farklı görüşlere saygılı bir tartışma zemini oluşturmanın gerekliliğini ifade ediyor.
Prof. Dr. M. Taki Subhani | Hadisler Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi konusunun akli ve nakli delillerle ele alınması gerektiğini belirtiyor. Farklı dinlerde kurtarıcı inancının olduğunu ve İslam filozoflarının da ideal toplum arayışında bulunduklarını ifade ediyor. Şia’nın Mehdi’nin 12 imamdan olduğuna kesin inancını ve Ehli Sünnet alimlerinin de Mehdi rivayetlerine inandığını söylüyor. Hadis ilmi kaynaklarına başvurmadan bu konuyu inkar etmenin ilmi olmadığını vurguluyor. Şia ve Sünni rivayetlerindeki ihtilaf ve ortaklık konularına değiniyor. Mehdi’nin zuhuru ve dünyayı adaletle dolduracağı hadislere atıfta bulunuyor. Mehdi meselesinin iman ve ilim açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Gaybi bir imam olan Mehdi’ye imanla ulaşmanın gerekliliğini, ancak imanın ilimden ayrı olmadığını ifade ediyor.
Dr. İslam Özkan | Sosyolojik Açıdan Mehdi İnancı
Konuşmacı, mehdiliğin toplumsal ihtiyaçlardan doğan bir beklenti olduğunu, Cemaleddin Efgani’nin bu konudaki görüşlerini aktarıyor. Ezilen toplumların daima bir kurtarıcı beklediğini ve bunun sosyo-psikolojik kökenleri olabileceğini belirtiyor. Mehdiyet düşüncesinin mezheplerde ortak olmasına rağmen ayrıntılarda farklılıklar olduğunu, özellikle Zeydilikteki yaklaşımlara değiniyor. Mehdi inancının sosyolojik bir olgu olduğunu, tıpkı ideolojik kurtarıcı beklentileri gibi toplumsal sıkışmalarda ortaya çıktığını ifade ediyor. Peygamberlik kavramıyla mehdilik meselesinin farklı ele alınması gerektiğini, mehdiliğin itikadi bir zorunluluk olmadığını belirtiyor. Sosyal bilimlerin meselelere yaklaşımının farklı olduğunu ve kurtarıcı beklentisinin tarih boyunca var olduğunu vurguluyor.
İlahiyatçı Kadir Akaras | Sosyolojik Açıdan Mehdi İnancı
Konuşmacı, mehdilik konusunun sosyolojik açıdan önemli olduğunu, felsefe, psikoloji ve sosyolojinin dini konularla da ilişkili olduğunu belirtiyor. Yaratıcının insanlığın geleceğine dair söz sahibi olduğunu vurguluyor. Toplumların gerçeklerine cevap verecek ideolojilerin kabul gördüğünü, dinler sosyolojisinde de kurtarıcı beklentisinin var olduğunu ifade ediyor. Sosyal adalet talebinin toplumun bir gerçeği olduğunu ve mehdilik düşüncesinin bu beklentiye cevap verdiğini savunuyor. Mehdeviyetin bir toplum projesi olduğunu, temelinin kendi iç dünyamızdan geldiğini ve dünyanın sonuna dair bir beklenti oluşturduğunu söylüyor. Tarihsel ve sosyolojik gerçekliklerin de mehdevi inancını desteklediğini belirtiyor. Mehdevi inancının din ve toplum, eğitim ve toplum, siyaset ve toplum olmak üzere üç alanda faydası olduğunu vurguluyor.
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır | Kur'an Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi’nin doğru yolda olan kişi anlamına geldiğini ve herkesin Mehdi olmak zorunda olduğunu savunuyor. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) son Mehdi olduğunu ve Kur’an’ın tek Mehdi olduğunu, başka Mehdi beklemenin doğru olmadığını belirtiyor. Kur’an’ı sadece Allah’ın yorumlayabileceğini, peygamberin yorum yetkisinin olmadığını iddia ediyor. Dolayısıyla hadislerin de Kur’an yorumu olarak kabul edilemeyeceğini savunuyor. “Dini bütün dinlere muzaffer kılmak” ayetinin anlamının bütün dinlerin İslam’ı kabul etmesi anlamına gelmediğini ifade ediyor. Vahyin gayri metluv diye bir şeyin olmadığını, Kur’an’ın her şeyi açıkladığını ve doğru yolu gösterecek olanın Allah olduğunu belirtiyor. Kıyamet alametlerinin geldiğini ve son nebinin geldiğini, dolayısıyla Mehdi beklentisinin yersiz olduğunu iddia ediyor.
Prof. Dr. İzzuddin Rızanejad | Kur'an Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi konusunun hadisler açısından Şia ve Sünni kaynaklarında ele alınışını inceliyor. Şia’nın Mehdi’nin 12 imamdan olduğuna kesin inancını ve Ehli Sünnet alimlerinin de Mehdi rivayetlerine inandığını belirtiyor. Ehli Sünnet kaynaklarında Mehdi ile ilgili birçok rivayet olduğunu örneklerle açıklıyor. Şia ve Sünni metinlerinde Mehdi ile ilgili ortak özellikler bulunduğunu vurguluyor. İhtilaf konularına (doğumu, babasının ismi, soyu) değinerek, Mehdi’nin ahir zamanda zuhur edeceği konusunda ittifak olduğunu ifade ediyor. Kur’an’da Mehdi kelimesi geçmemesine rağmen bazı ayetlerin Mehdi’nin zuhuruna işaret ettiğini ve fıkhi, kelami açılardan da deliller bulunduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Mehmet Evkuran | Diğer İnançlarda Mehdi İnancı
Konuşmacı, diğer inanışlardaki Mehdi konusunun kendisine teklif edildiğini, ancak alanının Kelam (İslam teolojisi) olduğunu belirtiyor. Mehdi inancına benzer kurtarıcı figürlerin ilk izlerinin Sümer’de görüldüğünü, buradan Babil ve Mısır’a geçtiğini ifade ediyor. Ancak bu antik kültürlerdeki figürlerin İslam’daki Mehdi kavramıyla aynı olup olmadığını sorguluyor. Bu figürlerin büyük ihtimalle peygamberlikle ilgili olduğunu düşünüyor. Mehdi kavramının peygamberlik inancının bir yorumu olabileceğini öne sürüyor ve kaynak eleştirisi yaparken sosyal bilimler ve mitoloji metinlerindeki bilgilerle yüzleşmenin önemini vurguluyor.
Dr. İmdat Turan | Diğer İnançlarda Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi inancının Sünni tasavvufundaki yerini ve vilayetle ilişkisini üç aşamada ele alacağını belirtiyor. 3. asır sufi metinlerinde Mehdi’ye işaretler olduğunu, 6-7. asırda İbn Arabi ve öğrencilerinin Mehdi’nin yüksek konumunu vurguladıklarını ve Hatemü’l-Velaye ile ilişkisini tartıştıklarını ifade ediyor. İbn Arabi’nin öğrencisi Konevi’nin Şii görüşüne yakınlaşarak Mehdi’nin Ehlibeyt’ten olduğunu ima ettiğini anlatıyor. Bu değişimlerin Sünni tasavvufunda günümüze kadar sürdüğünü belirtiyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
2-3 Mart 2024 | 10 Katılımcı | İstanbul | 10 |
Cami ve Kültürel Alanlar İçin Yöneticilik ve Müdüriyet Semineri
Konuşmacı, Hazreti İbrahim’in yaşadığı “Tanrı krallıklar” düzenine dikkat çekerek, bu sistemde kralların kendilerini tanrı ilan ettiğini ve Hazreti İbrahim’in buna karşı çıktığını belirtiyor. Bu muhalefet geleneğinin Hazreti Musa ve İsa tarafından da sürdürüldüğünü ifade ediyor. Ardından, Bakara Suresi 258. ayetindeki “en” edatının geleneksel yorumuna karşı çıkarak, “tefsiriye” olarak okunması halinde ayetin siyasal gücünü Allah’tan aldığını iddia eden zalim bir kralı işaret ettiğini savunuyor.
Konuşmacı, Kur’an’ın tüm insanlık için bir rehber olduğunu, beşeri bilimlere yol gösterebileceğini ancak detayları akıl ve bilime bıraktığını belirtiyor. Kur’an’ın hatasızlığına vurgu yaparak, eğitim, ekonomi, siyaset gibi alanlardaki etkisine değiniyor. Tüm insan faaliyetlerinin Allah’a yönelik olması gerektiğini, ilim öğrenmenin ve doğru kullanmanın önemini anlatıyor. Sevgi ve muhabbetin ilahi olması gerektiğini, faizden kaçınmanın toplumsal bozulmayı önleyeceğini ifade ediyor. Müslümanların Kur’an’a sarılması gerektiğini ancak sömürgeciliğin İslam dünyasını olumsuz etkilediğini söylüyor. Kur’an’a dönülerek yeniden kalkınılabileceğini, Kur’an’ın rol model olduğunu ve tüm modellerin Kur’an’dan alınması gerektiğini vurguluyor. Batı’da kadınların Kur’an’a yönelmesinin onlar için bir tehdit oluşturduğunu, çünkü kadınların Kur’an’da daha iyi bir yaşam bulduğunu anlatıyor. Beşeri bilimlerin Kur’an’la uygulanmasının önemini ve Kur’an’a dönüşle İslam dünyasının yeniden yükselebileceğini ifade ediyor.
Konuşmacı, Kur’an’da ilim ve bilgi ahlakını ele alıyor. Batı’daki pozitivist bilim anlayışının aksine, Kur’an’ın ilmi geniş bir perspektifle sunduğunu belirtiyor. İlim kavramının cehaletin karşıtı olduğunu ve farklı tasniflerini açıklıyor. Kur’an ve sünnetin ilme verdiği değeri vurgulayarak, Müslümanların bilgi esaslı bir medeniyet inşa ettiğini anlatıyor. Cehaletin kötülenmesi ve aklın kullanılmasının önemi üzerinde duruyor. Kur’an’daki ilimle ilgili temel kavramlara (tebeyyün, tedebbür, rasihi fil ilm) değiniyor ve ilim türlerini (ilahi, vehbi, müktesep/beşeri) tasnif ediyor. Beşeri ilmin mutlak doğruyu getirmeyebileceğini ve yorum farklılıklarına açık olduğunu ifade ediyor. Tenzili ve tekvini ayetler ayrımını yaparak, Kur’an’ın kainatı anlamayı teşvik ettiğini belirtiyor. Bilgi ahlakının önemini vurgulayarak temel parametrelerini sıralıyor. Tarihi süreçte ulema kavramının daralmasına ve din adamı-bilim insanı ayrışmasına dikkat çekiyor. Fâtır Suresi’ndeki ulema tanımını açıklayarak, alimlerin evrendeki ahengi fark eden kişiler olduğunu ifade ediyor. Sonuç olarak, Kur’an’ın ilmi desteklediğini, tenzili ve tekvini ayetler arasında bağlantı kurmanın gerekliliğini ve günümüz Müslümanlarının ilme bakışında iyileştirmeler yapılması gerektiğini vurguluyor.
Konuşmacı, Kur’an’ın evrensel ve son vahiy olduğunu, siyaset için temel ilkeler (adalet, eşitlik, müşavere, liyakat, itaat, birlik) sunduğunu belirtiyor. Müslümanların tarihi tecrübelerindeki siyasi ayrılıklara (hilafet, Kerbela) değiniyor. Kur’an ve Hz. Peygamber’in ihtilaflara sebep olmadığını, siyasi konularda ümmetin istişare ile çözüm bulması gerektiğini savunuyor. Ehli Sünnet ekolünde zalime itaatin kaos önleme amaçlı bir uyarı olduğunu, haklı görme anlamına gelmediğini ifade ediyor.
Konuşmacı, deprem ve Filistin şehitlerini anarak, siyaset ve dinin herkesi ilgilendirdiğini belirtiyor. Kur’an’ın bütüncül okunması gerektiğini, İslam’ın medeniyet inşa etmek için geldiğini vurguluyor. Siyasette hakimiyetin önemine değinerek, seküler düşüncenin İslam’a aykırı olduğunu savunuyor. İslam’ın kendi hakimiyetini kurmayı emrettiğini, liderlik ve istişarenin önemini, savaşta adaleti ve mücahitlere verilen değeri anlatıyor. Uluslararası ilişkilerde onurlu duruşun ve bilgili yönetimin gerekliliğini ifade ediyor. Medeniyet inşasında temel unsurlara dikkat çekerek, İslami yönetimin bu unsurları gözetmesi gerektiğini, aksi halde konjonktürel çözümlerle yetinileceğini belirtiyor.
Konuşmacı, deprem ve Filistin şehitlerini anarak, siyaset ve dinin herkesi ilgilendirdiğini belirtiyor. Kur’an’ın bütüncül okunması gerektiğini, İslam’ın medeniyet inşa etmek için geldiğini vurguluyor. Siyasette hakimiyetin önemine değinerek, seküler düşüncenin İslam’a aykırı olduğunu savunuyor. İslam’ın kendi hakimiyetini kurmayı emrettiğini, liderlik ve istişarenin önemini, savaşta adaleti ve mücahitlere verilen değeri anlatıyor. Uluslararası ilişkilerde onurlu duruşun ve bilgili yönetimin gerekliliğini ifade ediyor. Medeniyet inşasında temel unsurlara dikkat çekerek, İslami yönetimin bu unsurları gözetmesi gerektiğini, aksi halde konjonktürel çözümlerle yetinileceğini belirtiyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
10-11 Mart 2023 | 18 Katılımcı | İstanbul | 14 |
Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferansı
Prof. Dr. Abbasi | Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferans Konuşması
Prof. Dr. Abbasi, Molla Sadra ve Felsefi Düşünceleri Konferansı için özel bir konuşma yayınlamış ve konferans açılışı bu video ile yapılmıştır. Prof. Dr. Abbasi Molla Sadra’nın Felsefi görüşlerinin mahiyeti ve bu konferansın önemine değinmiş özellikle Molla Sadra’nın Hakikati Cevheri tasavvuruna atıfta bulunmuştur.
Prof. Dr. Hamit Rızaniya | Molla Sadra'nın Hikmet'iMütealiye Eserinde İnsan
Konuşmacı, varlık mertebelerini sıralayarak insanın Allah’ın halifesi olarak iki boyutlu (maddi ve ruhani) yaratılışını anlatıyor. İnsanın yaratılış aşamalarını (çamur, nutfe, alaka, mudga, kemikler, et) Mü’minun Suresi’nden örneklerle açıklıyor ve “başka bir yaratılış” ile nefsin ruhani boyutuna geçildiğini belirtiyor. Nefsin mertebelerini ve insanın dört yol ayrımını (hayvani, şeytani, melekuti, ilahi) dile getiriyor. Nefsin bedene nispetini ışığın güneşe benzetiyor ve amelle nefsin kemale erdiğini ifade ediyor. İnsanın gıdasının faydalı ilim ve salih amel olduğunu, ölümün nefsin dönüşsel hareketi olduğunu anlatıyor. Son kısımda, varlık âlemlerinin çokluğu, insanın potansiyeli ve özgür iradesi vurgulanıyor. Soru-cevapta yaratılışın başlangıcı ve suyun rolü tartışılıyor.
Dr. Mahmut Meçin | Molla Sadra'nın İnsan Tasavvuru
Konuşmacı, Molla Sadra’nın varlık felsefesinde insan tasavvurunu ele alıyor. İnsanın hakikatinin mebde ve mead ile anlaşılabileceğini belirtiyor. Alem’i canlı bir nefis gibi gören Sadra’ya göre insan, Hakk’ın Esma’sını taşıyan ve öte âlemlere geçebilen bir küçük âlemdir. Nefsin hudusunun cismani, bekasının ruhani olduğunu savunur. İnsanın kimliğinin nefsine ait olduğunu, nefsin üç âlemde (maddi, misali, akli) tekamül edebildiğini ifade eder. Varlığın yegane hakikat olduğunu ve insanın en kamil varlık olarak tüm mertebeleri aşma potansiyeline sahip olduğunu belirtir. Hareket-i Cevheri ile nefsin özsel dönüşüm geçirdiğini anlatır.
Doç. Dr. Rıza Azeriyan | Hikmet-i Müteâliye Kitabının Ontoloji Yönünden İncelenmesi
Molla Sadra’nın tefsirinde aklın ve naklin rolünü ele alan konuşmacı, onun çok yönlü bir âlim olduğunu, felsefenin yanı sıra kelam ve tefsirde de önemli çalışmaları bulunduğunu belirtiyor. Dönemindeki felsefi tartışmalardan bıkan Molla Sadra’nın son döneminde Kur’an’a yöneldiğini ifade ediyor. “Tefsiru’l-Kur’ani’l-Kerim” eserinde akıl ve naklin önemine dikkat çektiğini, diğer filozofların görüşlerini eleştirdiğini ve “âlemlerin rabbi ne demiştir” düşüncesine önem verdiğini vurguluyor.
Dr. Fevzi Yiğit | Molla Sadra'nın Tanrı İspatlaması
Konuşmacı, Molla Sadra’nın Tanrı’yı varlık üzerinden ispatlamasını ele alıyor. Tanrı’yı varlık ve mahiyet açısından incelemenin önemini vurguluyor. Sıddıkin delilinin en güçlü ispat olduğunu belirtiyor. Varlığı tanımlanamaz, bir ve basit olarak ele alıyor. Varlığın teşkiki (dereceliliği) kavramını açıklıyor. Ontolojik ve imkan delillerine değiniyor. Aklın ve nefsin Tanrı’ya delalet ettiğini savunuyor. İnsan-ı Kamil’in en güçlü delillerden biri olduğunu ifade ediyor. Varlığı duyular, huzuri bilgi ve zihinsel olarak bildiğimizi söyleyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Doç. Dr. E. Rıza Abidinejad | Molla Sadra Felsefesinde Allah İnancı
Konuşmacı, Molla Sadra’nın İslam düşüncesindeki önemini vurgulayarak, onun Vahdet anlayışı ve felsefi derinliğine dikkat çekiyor. Batı düşüncesinin etkisine karşı İslam düşüncesinin geliştirilmesinin gerekliliğini savunuyor. Molla Sadra’nın Allah yapısı ile dünya yapısı arasındaki farklılıklara işaret ettiğini belirtiyor. İnsanın temel sorularına Sadra’nın Kant’tan farklı cevaplar verdiğini ifade ediyor. Sadra’nın Tanrı’yı tanıma anlayışını ve varlık-mahiyet ilişkisini açıklıyor. Vücudun (varlık) esas olduğunu ve çoklukların vücut ile bilindiğini söylüyor. İnsanın tasarrufu arttıkça kendisine yönelik bilgisinin azaldığını belirtiyor. Sadra’nın ilahi düşüncesinin temellerine değiniyor ve Tanrı düşüncesinin varlık anlayışıyla ilişkisini açıklıyor. Liberalizmin özgürlük anlayışıyla Molla Sadra’nın ubudiyet temelli özgürlük anlayışını karşılaştırıyor. Son olarak, Molla Sadra’nın düşüncesinin günümüz medeniyetler çatışmasında İslam medeniyetinin yeniden canlanması için önemini vurguluyor.
Dr. Sadi Yılmaz | Molla Sadra Epistemolojisi
Konuşmacı, Molla Sadra’nın bilgi teorisini özetleyeceğini belirterek, varlık merkezli felsefenin önemini vurguluyor. Bilginin tanımlanamaz olduğunu, varlık gibi açık ve bedihi bir kavram olduğunu savunuyor. Molla Sadra’nın kendisinden önceki filozofların (İbn Sina, Sühreverdi, Razi) bilgi teorilerini eleştirdiğini anlatıyor. Bilginin maddeden soyut bir varlık olduğunu, varlığın soyutluk derecesi arttıkça bilgi olma derecesinin de arttığını ifade ediyor. Molla Sadra’ya göre bilginin çeşitlerini (zatı, fiili, cevheri, basit/mürekkep, külli/cüzi, huzuri/husuli) açıklıyor. Huzuri bilginin doğrudan idrak olduğunu, husuli bilginin ise nefsin suretleri inşa etmesiyle gerçekleştiğini belirtiyor. Molla Sadra’nın bilgi teorisinde özne ve nesnenin birliği (ittihad) düşüncesini savunduğunu ve Zihni varlık kavramının bu teoride önemli bir yer tuttuğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Ferman Kızmaz | Molla Sadra Felsefesinde Nefsin Mahiyeti, Mertebeleri ve Özellikleri
Konuşmacı, Molla Sadra felsefesinin temellerine değinerek nefis konusunu ele alıyor. Ruhun varlığına dair tarihi inançlara kısaca değiniyor. Maddenin sonsuz bölünmesi paradoksuna Sadra’nın “Hayal” ve “Akıl” ile çözümünü özetliyor. Mücerret âlemin maddi olmayan dışsal varlık olduğunu anlatıyor. Misal ve akıl âlemlerine değiniyor. Vahdet-i Vücud’u yanlış anlamalara karşı açıklıyor. İnsanın iniş ve çıkış seyrini özetliyor. Nefsin bitkisel ve ilahi boyutlar arasında hareket ettiğini, iradeyle yukarı çıkabileceğini belirtiyor. Husuli ilim anlayışını eleştirerek, ilim, alim ve malumun ittihad ettiği huzuri ilim anlayışını savunuyor. Zihni varlık kavramının önemini vurgulayarak konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Murat Aydoğdu | Molla Sadrâ'nın Bilgi Tasavvuru
Konuşmacı, İmam Humeyni’nin inkılabının önemini vurgulayarak Molla Sadra’nın düşüncelerini ele alacağını belirtiyor. Vücut ve mahiyet ayrımının felsefede ve bilgi teorisinde temel olduğunu söylüyor. Bilgi kaynakları (duyu, akıl, sezgi) ve işlevlerinin ayrı tutulması gerektiğini ifade ediyor. Bilginin varlığın farklı katmanlarını bildirdiğini anlatıyor. Zihin ve bilgi ilişkisinin zarf-mazruf gibi olmadığını belirtiyor. Molla Sadra’nın Allah’a yakınlaşma kavramını niteliksel olarak ele aldığını, Allah’ın sıfatlarını kendimizde gerçekleştirerek O’na yakınlaşabileceğimizi söylüyor. Molla Sadra’nın özgür düşünceyle fikirsel güç oluşturduğunu ve ilahi ilimleri açıklayan önemli bir âlim olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırıyor.
Dr. Mehmet Seyid Gecit | Molla Sadra’nın Tefsîrinde Aklî ve Naklî İlimleri Kullanma Metodu
Konuşmacı, Molla Sadra’nın felsefi ve irfani yönlerine değinerek, onun Kur’an’a yaklaşımını ele alıyor. Felsefede hakikat arayışını ve Molla Sadra’nın özgün fikirlerini vurguluyor. Vahyin anlaşılmasında ilk dönem müfessirlerinin önemine dikkat çekiyor. Molla Sadra’nın felsefeyi Kur’an’ı anlamada kullandığını belirtiyor ve bazı orijinal fikirlerini (diriliş, Cevher ve Araz görüşü, Aristo hakkındaki düşünceleri) sıralıyor. Bir katılımcı, Molla Sadra’nın tenasüh inancına sahip olmadığını, ancak bazı ayetlere dayanarak kötülerin hayvan suretlerinde dirilebileceği görüşünü savunduğunu belirtiyor. Başka bir katılımcı, İslam’ın akla verdiği önemi vurgulayarak, Molla Sadra’nın felsefeye karşı olmadığını, usuli ve huzuri bilgi ayrımını yaptığını ifade ediyor. Son olarak, Miraç olayının felsefi yorumu soruluyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
2-3 Haziran 2023 | 10 Katılımcı | Ankara | 14 |
Mehdeviyet Konferansı
Prof. Dr. Mohsen Ghanbari Konferans Açılış Konuşması
Konuşmacı, mehdeviyetin İslam’da önemli ortak bir inanç olduğunu, hem Şii hem de Sünni kaynaklarında yer aldığını belirtiyor. El Mustafa Üniversitesi’nin düzenlediği mehdevi konferansına katılan hocalara ve katılımcılara teşekkür ediyor. Bu ilmi tartışmalardan İslami bir söylem modeli oluşturmayı amaçladıklarını ifade ediyor. Yusuf-u Zehra’nın özlemini dile getiren bir şiir okuyarak, yeryüzündeki zulmün son bulması için İmam Mehdi’nin zuhurunun beklendiğini ve pandemi döneminde insanların kurtarıcıya yöneldiğini belirtiyor. İmam Mehdi’nin zuhurunun yakın olduğuna dair ümidini dile getiriyor ve Allah’tan zuhurunu tez eylemesini niyaz ediyor.
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu | Hadisler Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi meselesinin İslam dünyasındaki önemini ve farklı yaklaşımları ele alıyor. Mezhepçi bir bakış açısıyla değil, hakkaniyet ve akıl çerçevesinde konuyu değerlendirmenin önemini vurguluyor. Mehdi rivayetlerinin kaynaklardaki durumunu, sıhhat derecelerini ve farklı alimlerin görüşlerini aktarıyor. Mütevatir hadis kavramını açıklayarak Mehdi rivayetlerinin bu kapsamda olup olmadığını tartışıyor. Şii ve Sünni geleneklerdeki farklı yaklaşımlara değiniyor. Mehdi’yi bekleme konusundaki farklı anlayışları değerlendiriyor ve bu inancın olumlu ve olumsuz sonuçlarını irdeliyor. Aklın, Kur’an’ın ve sünnetin İslam’ın temel kriterleri olduğunu belirtiyor. Son olarak, diyalog ve muhabbet ortamının önemini vurgulayarak farklı görüşlere saygılı bir tartışma zemini oluşturmanın gerekliliğini ifade ediyor.
Prof. Dr. M. Taki Subhani | Hadisler Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi konusunun akli ve nakli delillerle ele alınması gerektiğini belirtiyor. Farklı dinlerde kurtarıcı inancının olduğunu ve İslam filozoflarının da ideal toplum arayışında bulunduklarını ifade ediyor. Şia’nın Mehdi’nin 12 imamdan olduğuna kesin inancını ve Ehli Sünnet alimlerinin de Mehdi rivayetlerine inandığını söylüyor. Hadis ilmi kaynaklarına başvurmadan bu konuyu inkar etmenin ilmi olmadığını vurguluyor. Şia ve Sünni rivayetlerindeki ihtilaf ve ortaklık konularına değiniyor. Mehdi’nin zuhuru ve dünyayı adaletle dolduracağı hadislere atıfta bulunuyor. Mehdi meselesinin iman ve ilim açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Gaybi bir imam olan Mehdi’ye imanla ulaşmanın gerekliliğini, ancak imanın ilimden ayrı olmadığını ifade ediyor.
Dr. İslam Özkan | Sosyolojik Açıdan Mehdi İnancı
Konuşmacı, mehdiliğin toplumsal ihtiyaçlardan doğan bir beklenti olduğunu, Cemaleddin Efgani’nin bu konudaki görüşlerini aktarıyor. Ezilen toplumların daima bir kurtarıcı beklediğini ve bunun sosyo-psikolojik kökenleri olabileceğini belirtiyor. Mehdiyet düşüncesinin mezheplerde ortak olmasına rağmen ayrıntılarda farklılıklar olduğunu, özellikle Zeydilikteki yaklaşımlara değiniyor. Mehdi inancının sosyolojik bir olgu olduğunu, tıpkı ideolojik kurtarıcı beklentileri gibi toplumsal sıkışmalarda ortaya çıktığını ifade ediyor. Peygamberlik kavramıyla mehdilik meselesinin farklı ele alınması gerektiğini, mehdiliğin itikadi bir zorunluluk olmadığını belirtiyor. Sosyal bilimlerin meselelere yaklaşımının farklı olduğunu ve kurtarıcı beklentisinin tarih boyunca var olduğunu vurguluyor.
İlahiyatçı Kadir Akaras | Sosyolojik Açıdan Mehdi İnancı
Konuşmacı, mehdilik konusunun sosyolojik açıdan önemli olduğunu, felsefe, psikoloji ve sosyolojinin dini konularla da ilişkili olduğunu belirtiyor. Yaratıcının insanlığın geleceğine dair söz sahibi olduğunu vurguluyor. Toplumların gerçeklerine cevap verecek ideolojilerin kabul gördüğünü, dinler sosyolojisinde de kurtarıcı beklentisinin var olduğunu ifade ediyor. Sosyal adalet talebinin toplumun bir gerçeği olduğunu ve mehdilik düşüncesinin bu beklentiye cevap verdiğini savunuyor. Mehdeviyetin bir toplum projesi olduğunu, temelinin kendi iç dünyamızdan geldiğini ve dünyanın sonuna dair bir beklenti oluşturduğunu söylüyor. Tarihsel ve sosyolojik gerçekliklerin de mehdevi inancını desteklediğini belirtiyor. Mehdevi inancının din ve toplum, eğitim ve toplum, siyaset ve toplum olmak üzere üç alanda faydası olduğunu vurguluyor.
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır | Kur'an Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi’nin doğru yolda olan kişi anlamına geldiğini ve herkesin Mehdi olmak zorunda olduğunu savunuyor. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) son Mehdi olduğunu ve Kur’an’ın tek Mehdi olduğunu, başka Mehdi beklemenin doğru olmadığını belirtiyor. Kur’an’ı sadece Allah’ın yorumlayabileceğini, peygamberin yorum yetkisinin olmadığını iddia ediyor. Dolayısıyla hadislerin de Kur’an yorumu olarak kabul edilemeyeceğini savunuyor. “Dini bütün dinlere muzaffer kılmak” ayetinin anlamının bütün dinlerin İslam’ı kabul etmesi anlamına gelmediğini ifade ediyor. Vahyin gayri metluv diye bir şeyin olmadığını, Kur’an’ın her şeyi açıkladığını ve doğru yolu gösterecek olanın Allah olduğunu belirtiyor. Kıyamet alametlerinin geldiğini ve son nebinin geldiğini, dolayısıyla Mehdi beklentisinin yersiz olduğunu iddia ediyor.
Prof. Dr. İzzuddin Rızanejad | Kur'an Açısından Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi konusunun hadisler açısından Şia ve Sünni kaynaklarında ele alınışını inceliyor. Şia’nın Mehdi’nin 12 imamdan olduğuna kesin inancını ve Ehli Sünnet alimlerinin de Mehdi rivayetlerine inandığını belirtiyor. Ehli Sünnet kaynaklarında Mehdi ile ilgili birçok rivayet olduğunu örneklerle açıklıyor. Şia ve Sünni metinlerinde Mehdi ile ilgili ortak özellikler bulunduğunu vurguluyor. İhtilaf konularına (doğumu, babasının ismi, soyu) değinerek, Mehdi’nin ahir zamanda zuhur edeceği konusunda ittifak olduğunu ifade ediyor. Kur’an’da Mehdi kelimesi geçmemesine rağmen bazı ayetlerin Mehdi’nin zuhuruna işaret ettiğini ve fıkhi, kelami açılardan da deliller bulunduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Mehmet Evkuran | Diğer İnançlarda Mehdi İnancı
Konuşmacı, diğer inanışlardaki Mehdi konusunun kendisine teklif edildiğini, ancak alanının Kelam (İslam teolojisi) olduğunu belirtiyor. Mehdi inancına benzer kurtarıcı figürlerin ilk izlerinin Sümer’de görüldüğünü, buradan Babil ve Mısır’a geçtiğini ifade ediyor. Ancak bu antik kültürlerdeki figürlerin İslam’daki Mehdi kavramıyla aynı olup olmadığını sorguluyor. Bu figürlerin büyük ihtimalle peygamberlikle ilgili olduğunu düşünüyor. Mehdi kavramının peygamberlik inancının bir yorumu olabileceğini öne sürüyor ve kaynak eleştirisi yaparken sosyal bilimler ve mitoloji metinlerindeki bilgilerle yüzleşmenin önemini vurguluyor.
Dr. İmdat Turan | Diğer İnançlarda Mehdi İnancı
Konuşmacı, Mehdi inancının Sünni tasavvufundaki yerini ve vilayetle ilişkisini üç aşamada ele alacağını belirtiyor. 3. asır sufi metinlerinde Mehdi’ye işaretler olduğunu, 6-7. asırda İbn Arabi ve öğrencilerinin Mehdi’nin yüksek konumunu vurguladıklarını ve Hatemü’l-Velaye ile ilişkisini tartıştıklarını ifade ediyor. İbn Arabi’nin öğrencisi Konevi’nin Şii görüşüne yakınlaşarak Mehdi’nin Ehlibeyt’ten olduğunu ima ettiğini anlatıyor. Bu değişimlerin Sünni tasavvufunda günümüze kadar sürdüğünü belirtiyor.
Tarih | Akademisyen Katılımcı | Konferans Yeri | İşlenen Konu Sayısı |
---|---|---|---|
2-3 Mart 2024 | 10 Katılımcı | İstanbul | 10 |